Eğer çalıştığınız firmada bilgi işlem birimi yoksa, “bilgi işlem nedir?” sorusunun cevabı oldukça ilginç olabilir. Hatta çoğu bilgi işlemden bihaber olan firmaya sorsak, ortaya çok daha ilginç sonuçlar çıkar.

Çünkü bilgi işlem denildiğinde akla genelde şu gelir:

• “Mouse’um arızalandı, bakar mısın?”

• “İnternetim gitti, halleder misin?”

• “Televizyon çalışmıyor, bir baksana...”

Kısacası her işin çözüm merkezi gibi görülür. Hele bir de oradaki personel yetenekliyse, her işe koşuyor, her sorunu çözüyor ve insanları mağdur etmiyorsa… işte o zaman firmanın tadından yenmez!

Ama işin gerçeği biraz daha farklı. Yazılımcı da, sistemci de, network uzmanı da aynı torbaya atılır. Elektrik, elektronik, televizyon, klima, kahve makinesi... teknolojiye dair ne varsa bilgi işlemden bilirler.

Bir de bu tarz firmalarda bilgi işlem, bağımsız bir birim olmak yerine satın alma, idari işler ya da muhasebeye bağlanır. Sonuç? Bilgi işlemden hiçbir bilgisi olmayan müdürler, bu birimi yönetmeye çalışır.

Düşünün; network uzmanı çıkmış müdüre, “Yetersiz personel nedeniyle kritik işlere zaman ayrılamıyor, sistem güvenliği risk altında” diye anlatıyor. Müdürün cevabı:

• “Bizim Hasan da bankaya havale yapamıyordu, Ahmet gösterdi, şimdi çatır çatır yapıyor. Sen de öğret.”

Yani 15 yıllık deneyiminiz bir “Hasan-Ahmet hikâyesi” ile kıyaslanabiliyor. Siz hâlâ yeni şeyler öğrenmeye çalışırken, bir bakıyorsunuz sizin işiniz “Hasan’a interneti öğretmek” seviyesine inmiş.

İşte o noktada insanın aklına şu geliyor:
“Acaba bilgi işlem olmasak mı?”

Ama ne yazık ki bu anlayıştaki firmalar hep olacak. Ve günün birinde bir hack olayı yaşandığında, çözüm belli:
Hasan’ı gönderirsiniz.